Haber

Murat Kurum: “İstanbul 2053’te tüm dünyaya örnek şehir olacak”

Murat Kurum: “İstanbul 2053’te tüm dünyaya örnek şehir olacak”

‘Türkiye Yüzyılında Dayanıklı Şehirler Paneli’ gerçekleştirildi

İSTANBUL – 8 Kasım Dünya Şehirleşme Günü kapsamında Marmara Üniversitesi’nde düzenlenen ‘Türkiye Yüzyılında Dayanıklı Şehirler Paneli’nde konuşan Türkiye Büyük Millet Meclisi Çevre Komisyonu Başkanı Murat Kurum, “İstanbul’u hep birlikte afetlere dayanıklı hale getireceğiz” dedi. ve felaketler. Fethin 600. yıl dönümü.” İstanbul, 2053 yılında finansıyla, kültürüyle, turizmiyle, sürdürülebilirliğiyle tüm dünyaya örnek şehir olacak” dedi.

Türkiye’nin afet bölgesinde yer alması ve son dönemde yüzyılın felaketiyle karşı karşıya kalması nedeniyle depreme ve depreme karşı dayanıklılığı yüksek şehirler konusunda farkındalık yaratmak amacıyla ‘Türkiye Yüzyılında Dayanıklı Kentler Paneli’ düzenlendi. 8 Kasım Dünya Şehirleşme Günü çerçevesinde, Marmara Üniversitesi Dragos Kampüsü Mehmet Genç Kompleksi’nde düzenlenen panelde alanında uzman ve uzman kişiler izleyicilerle buluştu. Moderatörlüğünü gazeteci Mehmet Akif Ersoy’un yaptığı panele, TBMM Çevre Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Murat Kurum, Prof. Dr. Naci Görür, Doç. Dr. Tahir Kemal Erdem ve Deprem Uzmanı Yoshinori Moriwaki katıldı.

8 Kasım Dünya Şehircilik Günü çerçevesinde, Marmara Üniversitesi Dragos Yerleşkesi Mehmet Genç Külliyesi’nde düzenlenen ‘Türkiye Yüzyılında Dayanıklı Kentler Paneli’nde konuşan AK Parti İstanbul Milletvekili Murat Kurum, “Bugün, barışın, huzurun ve adaletin hakim olduğu bir kenttir. Modern dünyanın aradığı, medeniyetimiz onlarca farklı milleti getirmiş, farklı din ve dillerin birlik içinde aynı sokakta, aynı mahallede yaşamasını sağlayarak bize çağları aşan bir mesaj vermiştir. dünyanın farklı coğrafyalarında zayıflara eziyet zulmü ancak insanlığa saygıyla yenilebilir.Bugün Afrika’da yüzlerce çocuk açlıktan ölüyor, Gazze’de binlerce çocuk Onu uykusunda, kollarında, annesinin kucağında öldürüyor. Silahlanmanın nedeni insani duyguların olmayışı ve insanın yaşam hakkının hiçe sayılmasıdır.Bugün zalim İsrail her 10 dakikada bir çocuk öldürüyor.Biz bu programı yaparken 2 saat içinde 12 masum çocuğumuz katledilecek. Oysa dünya yalnızca belli bir ırkın ya da halkındır. Belirli bir kültüre ait değildir. Dünya 8 milyar insanın ortak evidir. Ama ne yazık ki bugün Gazze’deki çocuklar dünyanın gözü önünde yürümeyi öğrenemeden ölmeyi öğreniyorlar. Bugün Dünya Şehirleşme Günü’nde bir şehrin tüm insanları, canlıları ve kültürel varlıklarıyla yok oluşuna tanık oluyoruz. Elazığ ve İzmir’de yaşadığımız depremlere, Antalya ve Muğla’da iklim krizi nedeniyle yaşanan büyük yangınlara, Kastamonu, Sinop ve Bartın’da iklim krizi nedeniyle yıkıcı su baskınlarına ve daha önce yaşamadığımız felaketlere maruz kaldık. Marmara Denizi’ndeki müsilaj. Yine 6 Şubat’ta milletimizi derinden yaralayan, canımızı acıtan Kahramanmaraş depremiyle yüzyılın felaketini yaşadık. Deprem ülkemizin en büyük gerçeklerinden biridir. Anadolu coğrafyası dünyanın en aktif deprem bölgelerinden biri üzerindedir. Daha dün Marmara’da herkesin yüreğini hoplatan bir deprem yaşadık. Maalesef ülkemizin yüzde 70’inden fazlası deprem riski altında. Önümüzdeki 20 yılda şehirlerimizi dayanıklı hale getirmek için; Toplam 6,7 milyon sağlıksız evin dönüşümünü tamamlamak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bunu İzmir, Elazığ, Kahramanmaraş depremleri, Giresun ve Kastamonu sel felaketlerinin ilk anından bu yana sıkıntılı anlarda milletimizin yanında olan kardeşiniz olarak söylüyorum. Hayatım boyunca unutamayacağım acılara, enkaz altında umutla bekleyen annelerin çaresiz bakışlarına, evini kaybeden insanlarımızın yıkımına tanık oldum. Devletimiz kısa sürede tüm kaynaklarını seferber ederek, dünyada eşi benzeri olmayan bir birlik ve beraberlikle yaraların izlerini hep birlikte sildik. Siz gençlerimizin bu seferberlikte yaptıklarını bu milletimiz hiçbir zaman unutmayacaktır. Bu millet ne zaman sıkıntıya girse gençleri yanında buldu. Allah her birinizden razı olsun. Afetlerin yaşandığı şehirlerde haftalarca kaldım ve yaklaşık bir yıl gibi kısa bir sürede sağlıklı, güvenli evlerimizi vatandaşlarımıza teslim ettik. Yerleşime açılacak alanlarda; Deprem, heyelan, su baskını, kaya düşmesi ve diğer afet risklerini belirledik. Yeni yerleşim yerlerinin seçimini, tahrip olmuş ve ağır hasar görmüş mevcut yerleşimlerin morfolojik, jeolojik, jeofizik, jeoteknik, hidrojeolojik, sismotektonik, arazi kullanımı ve afet risk durumlarını inceledik. Güvenli bir yerleşim alanı ve “Dirençli Şehirler” için ihtiyaç duyulan planlama ve tasarım süreçlerini gerçekleştirdik. Bu anlamda mikrobölgeleme olarak tanımlanan zeminin depreme dayanıklılığını ortaya çıkararak bölgedeki toprak yapısını inceleyerek çalışmalarımızı 7/24 sürdürdük. Deprem döneminde en çok tartışılan konu olan radye temel üzerine tünel kalıp sistemini tüm binalarımızda titizlikle uygulamaya karar verdik. Ovalardan dağlara kadar birçok alanda yıkıma neden olan zemindeki sıvılaşmanın yaşanmayacağı yerlerde yerleşim alanlarımızı inşa etme sürecini başlattık. Allah izin verirse yol sonunda kalıcı konutlarımızı vatandaşlarımıza teslim etmeye başlayacağız. Tarihin mirası ve medeniyetimizin en büyük eseri olan İstanbul’umuz ne yazık ki büyük bir deprem tehdidiyle karşı karşıyadır. İstanbul’da 1,2 milyon bina, 6 milyon konut var. Riskli ev sayısı ise 1,5 milyon. 600 bin bağımsız bölümün acilen dönüştürülmesi gerekiyor. 2012 yılından bu yana 39 ilçede 800 bin konutun dönüşümünü tamamladık. 188 farklı bölgede 170 bin 941 konutun dönüşümü sürüyor. Son yirmi yılda; İstanbul’un acilen dönüşümü ve afetlere dayanıklı hale gelmesi için tarihi adımlar attık. Hem bakanlığım hem de İstanbul Milletvekililiğim döneminde bu aziz şehir her zaman kalbimde ve gündemimde oldu. Tarihin mirası ve medeniyetimizin en büyük eseri olan İstanbul’umuz ne yazık ki büyük bir deprem tehdidiyle karşı karşıyadır. İstanbul’da 1,2 milyon bina, 6 milyon konut var. Riskli ev sayısı ise 1,5 milyon. 600 bin bağımsız bölümün acilen dönüştürülmesi gerekiyor. 2012 yılından bu yana 39 ilçede 800 bin konutun dönüşümünü tamamladık. 188 farklı bölgede 170 bin 941 konutun dönüşümü sürüyor. Son yirmi yılda; İstanbul’un acilen dönüşümü ve afetlere dayanıklı hale gelmesi için tarihi adımlar attık. Hem bakanlığım hem de İstanbul Milletvekililiğim döneminde bu aziz şehir her zaman kalbimde ve gündemimde oldu. İstanbul’da yaşanması muhtemel bu büyük depremle mücadele etmenin tek yolu var; O da kentsel dönüşüm. Onun için hepinize tek tek soruyorum, İstanbul’un bir deprem şehri olduğunu unutmayın, unutulmasına izin vermeyin. Dün olduğu gibi bugün de insanlarımızın huzur içinde evlerine girebilmeleri, huzur içinde başlarını dinleyebilmeleri için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Ve tüm kalbimle inanıyorum ki, hep birlikte İstanbul’u afetlere, felaketlere karşı dayanıklı hale getireceğiz. Fethin 600’üncü yıl dönümünde yani 2053 yılında İstanbul, finansıyla, kültürüyle, turizmiyle, sürdürülebilirliğiyle tüm dünyaya örnek bir şehir olacak” dedi.

Panelin ardından Prof. Dr., önceki gün Balıkesir açıklarında meydana gelen depremi anlattı. Naci Görür, “Marmara’da dün meydana gelen deprem, beklediğimiz gibi Kuzey Anadolu fayının kuzey kolunda değil, tam tersine güney kolunda oldu. Marmara’nın güneyini etkileyen fay sistemi yavaş bir faydır. .Marmara uzadıkça gerilim artıyor.Aslında Marmara’nın güneyi kuzeye yani İstanbul’a daha yakın.” ‘den daha fazla gerilim biriktirir. Gerilme derken fayların kayaları kırma gücünü, birim alana düşen kuvveti kastediyoruz. Yani Marmara’da deprem bekliyoruz, Marmara bölgesi ciddi gerilimlerin biriktiği bir bölge. Elbette güney fay kolunda da bir şeyler olması bekleniyor ama durum öyle değil. “Endişelenecek bir şey yok” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu